- farkında
- аңлы
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
farkında olmak — görülmesi veya bilinmesi gereken şeylerden haberi bulunmak, kavranması gereken bir şeye dikkat etmek Farkında olmadan kendini bir gün bu pis, hastalıklı, cerahatli suyun dibinde bulacaksın. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
baltayı taşa vurmak — farkında olmayarak birine dokunacak sözler söylemek, pot kırmak Baltayı taşa mı vurduk, diyor, iyice görmemiş olacağım. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini bir yerde bulmak — farkında olmadan bir yere ulaşmış olmak Hacı Arif Efendi bu kıyametin içinde yarım saat boşluktan sonra kendini bir bostanın içinde buldu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
POT KIRMAK — Farkında olmıyarak karşısındakine dokunacak söz söylemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Ahmed Hulusi — Seyed Ahmed Hulusi (born 1945 in Istanbul, Turkey ) is currently the most comprehensive author of Islamic philosophy in Turkey. He has written more than thirty books since 1965. All of his works are freely available without copyright restrictions … Wikipedia
bilinçli — sf. 1) Bilinci olan 2) Kendi etkinliğinin farkında olan, şuurlu Böylece dizi, bir bilinçli giriş, bir bilinçli sonuç ile çerçevelenince elbette daha iyi anlaşılmış olur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeşnileme — is. Çeşnilemek işi Ne üslupların ne devirlerin ne de çeşnilemelerin farkında idi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
fark — is., Ar. farḳ 1) Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler. R. N. Güntekin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
farkındalık — is., ğı Farkında olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
figüran — is., Fr. figurant 1) Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse Bulunduğu yerin bir figüranlar ve artistler kahvesi olduğunun farkında bile değildi. S. F. Abasıyanık 2) mec. Bir toplumda, bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gaddar — sf., Ar. ġaddār Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız davranan, kıyıcı Onu sevenler, farkında olmadan acı, insafsız ve gaddar bir sevginin zindanı içinde eziyor, sıkıyor, boğuyorlardı. S. Ayverdi Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük